Ahmet GÜRKAN (Politikacı)
Ahmet Gürkan. Aslen Rize – Güneysulu. 3 dönem Demokrat Parti Milletvekilliği yapmıştır. 2 dönem Tokat ve 1 dönem de Konya Milletvekili olan Gürkan DP İktidarı döneminde hem Demokrat Parti içinde hem de Muhalif kesimlerce yılmaz bir devlet savunucusu olarak göze çarpmıştır. 3 metre kumaş için meclis kürsüsünden İnönü’ye hesap sormuş, mason localarının kapatılması için uğraş vermiş, Türkçe okunan ezanın aslına uygun şekilde okunması için çabalayıp ezanın Arapça okunmasında baş aktör olmuştur.
Güneysu Belediye Eski Başkanı Ahmet Minder’in de öğrencilik yıllarında sık sık ziyaretine gidip sohbet ettiği Ahmet Gürkan’ı bizzat Ahmet Minder’in ağzından dinleyelim:
Ahmet Gürkan 1900 yılında Rize Güneysu’da dünyaya geldi. Babası Güneysu’ya sonradan gelip yerleşen Muhacir İbrahim Efendidir. Çocukluk ve gençlik yılları Güneysu’da geçmiş Tahsil için İstanbul’a gitmiştir. İstanbul’da bir süre kadılık yapmış Cumhuriyetin ilanından sonra ise Hukuk Tahsili görmüştür. Ankara’da öğrencilik yıllarımda ismini sık sık duyduğum, Rahmetli dedemin de çocukluk arkadaşı olan merhum Ahmet Gürkan ile Hacı Bayramı Veli Camii’nde 1985’te tanıştım. Tarihçi olmam ve tarihi olaylara ilgi duymam nedeni ile kendisiyle yakın tarih üzerine sohbetlerim olmuştur. Bu sohbetlerimizi zaman zaman Hacı Bayramı Veli Camii Çay Ocağında zaman zamanda Gaziosmanpaşa’daki evinde koyulaştırdık. Tarihe olan merakımdan ötürü kendisi bana Osmanlı Anayasası niteliğinde olan “Mecelle-i Ahkam-ı Adliye ve Şerhi” kitabını hediye etmiştir. Bu ve benzeri anılarda Ahmet Gürkan’ın şahsiyeti ve nasıl bir insan olduğu tarih sayfalarına kazınmıştır.
Devlet Soyulmaktadır
Devletine ve milletine bağlı ve devletin hazinesine bağlı bir kişiliktir Ahmet Gürkan. Öyle ki; bir gün Meclis kürsüsünden, İsmet Paşa`nın eşi Mevhibe Hanım`ın Malatya gezisinde Sümerbank Fabrikası`ndan 3 metre kumaş aldığını ve parasını vermeyerek bir anlamda devleti soyduğunu söyler.
Hukuçu olması sebebi ile Demokrat Partinin tek başına iktidarı devraldığı dönemde vermiş olduğu kanun teklifleri ile dikkatleri üzerine çeker. Verdiği ilk kanun teklifi de hiç kuşkusuz yaşadığı dönemde büyük yankı uyandıran ve gündem oluşturan Türkçe okunan Ezan’ın aslına çevrilmesi ile ilgili kanun teklifi olur.
Ezanın aslına çevrilmesine dair kanun teklifleri
14 Mayıs 1950’de yapılan ilk demokratik seçimde iktidara gelen Demokrat Parti (DP), 13 Haziran günü saat 15:00′te basına kapalı olarak yaptığı toplantıda ezan meselesini görüştü.
Çünkü ezan Ocak 1932’den beri Türkçe okunuyor ve halk bu durumdan memnuniyetsizliğini her vesile ile ifade ediyordu. Ezan aslına döndürülmeliydi.Buna ilişkin tekliflerden ilki Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan tarafından 31.5.1950 tarihinde verildi.
Ahmet Gürkan, “T.C.K. 526/2 fıkranın tadili”ni istiyor ve gerekçesinde şöyle diyordu: “Devletimizin Anayasamızda tespit edildiği gibi lâik olması ve lâikliğin ise devlete din müesseselerinin yekdiğerinden ayrı tutularak birbirine karıştırılması mânâsına gelmesi itibariyle kanunların bu esaslar dairesinde ayarlanması icap ettiği gibi lâikliğe aykırı olan kanunların da buna muvazi olarak tadili icap eder. Sabık iktidarın lâikliği din aleyhinde tefsir etmesi suretiyle ve bu cümleden olarak iman ve âmelden mürekkep Müslümanlık dinin amele taallûk eden ezan ve kametin Türkçe okutulmasını mecbur tutması lâiklik prensibini ihlâl ve Anayasanın verdiği vicdan hürriyetine tecavüzdür.”
Türkçe okunan Ezan’ın aslına çevrilmesi ve Arapça okunması ile ilgili teklif düşünüldüğü gibi tepki ile karşılanır. Özellikle DP’nin karşısında yıllarca Cumhuriyet Halk Partisi gibi iktidarda kalmış ve muhalefetin her türlü imkanını kullanmaya haiz bir parti varken. Güneysu Belediye Başkanı Ahmet Minder o dönemi bizzat Ahmet Gürkan’ın ağzından dinler ve Ahmet Gürkan’ın bu anısı Güneysu Belediye başkanını çok etkiler. Ezan’ın aslına çevrilmesi kanun tasarısı ve sonrasında yaşadıkları hakkında Merhum Ahmet Gürkan şöyle demekteydi: “Oyıllarda Ankara’da evim yoktu. Bu yüzden bir otelde kalmakta idim. Ezan’ın aslına çevrilmesi ile ilgili Kanun teklifini verdikten sonra otele geçtiktim. Otelin önüne kalabalığın biriktiğini ve beni sorduklarını öğrendim. Kalabalığın bana karşı tepkisi ve hareketi olacağını hissedince tedirgin olup Başvekil Adnan Menderes’i aradım ve durumu kendisine ilettim. Menderes bizzat kendi özel aracını göndererek beni otelden aldırttı”
Mason Localarının Kapatılması Lazımdır
1950`li yılların başlarında aydın kesim, masonlara cephe almaya başlamıştı. Kitap ve dergilerde sık sık masonların içyüzünü deşifre eden yazılar yayınlanıyordu. DP Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan, 29 Ocak 1951`de TBMM`ye bir kanun teklifi sunarak, mason localarının kapatılmasını gündeme getirdi. Teklifte, masonik kuruluşların köklerinin dışarıda olduğu ve milli ve manevi değerleri ayaklar altına almak istedikleri söylenmekteydi:
"Masonluk beynelmilel bir teşkilattır ve kökü dışarıdadır. Cemiyete mensup bir mason birçok kere kendi milletinin, vatandaşının ve kendi dininin aleyhine karar ve hareketlere iştirak etmektedir. Masonlar cemiyetlerinin veya kendilerinin menfaati uğruna bütün mukaddes bilinen şeyleri ayaklar altına almaktan çekinmezler."
Kanun teklifi 157`ye karşı 58 oyla reddedildi. Red kararı masonlar tarafından büyük bir olay olarak algılandı ve bu gelişmeler DP içindeki milliyetçi ve muhafazakar milletvekilleri tarafından tepki ile karşılandı.
Ahmet Gürkan Döneminin en kuvvetli Devlet savunucularından birisidir. İsmet İnönü’nün kardeşinin yapmış olduğu hareketleri pek doğru bulmayan Atatürk, yıllar sonra “Temelli” soyadını alacak olan kardeşi yüzünden de İnönü’yü uyarmıştı: "Atatürk bir İstanbul dönüşünde doğru İnönü`nün evine gitmiş, hiç parasızlıktan zengin olan kardeşi üzerine dikkatini çekmişti. Kardeşinin sorumluluğunu üzerine almayan İnönü kılını kımıldatmamıştı..." Bu bilginin kaynağı Falih Rıfkı Atay’ın Çankaya kitabıdır. 1949 yılında Türkiye altı gemi almaya karar vermişti. Yapılan araştırmalardan sonra altı geminin ABD’den alınmasına karar verildi. Alımlar yapıldıktan sonra o sırada Demokrat Parti milletvekili olan Ahmet Gürkan’a bir ihbar mektubu geldi. Gemilerin alımı için yüklüce bir komisyon ödenmişti. Ama asıl ilginç olan komisyonun ödendiği şirketin ortağı olan isimdi; Hasan Rıza Temelli. Temelli Soyadı bir Marka haline gelmeye başlamıştır. Komisyonun ödenebilmesi için de özel kanun çıkartılmıştı. Gürkan konunun üzerine gitmeye karar verdi. Ancak devrin başbakanı Adnan Menderes’in “Devr-i Sabık” yaratmak gibi bir düşüncesi yoktu. Zaten kendilerinden önceki dönemi kapsayan bir af çıkmıştı. O yüzden geçmişin kurcalanmasına gerek yoktu.
Ahmet Gürkan o günlerde yaşadıklarını ve ulaştığı yolsuzluk dosyalarını "İsmet Paşa`nın Beytülmâli" isimli kitapta toplamıştır. Bu kitap haricinde Ahmet Gürkan’ın İslam Kültürü’nün Garb’ı Medenileştirmesi, Nasuh ve Mensuh Hadisler, Kur’an-ı Kerim’de Nasuh ve Mensuh Ayetler isimli 3 kitabı daha bulunmaktadır.